05.10.2017

Müftü Balkan, "Din ve Hayat" programına konuk oldu.

SRT Televizyonunda Vaiz İdris Kocabaş’ın sunumuyla gerçekleşen “Din ve Hayat” programına konuk olan İl Müftüsü Recep Şükrü Balkan,  içinde bulunduğumuz 1-7 Ekim Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

Sözlerine 2017 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftasının hayırlar getirmesini dileyerek başlayan Müftü Balkan, mescidin, mabedin, hayatımızda ne kadar önemli olduğuna dikkat çekerek “Camiler şehirlerin kalbi, hayatın merkezi, medeniyetimizin beşiğidir” dedi

İslam’ın, hayatın merkezine mabet ve mescidi yerleştirdiğini belirten Müftü Balkan şunları söyledi;

Camilerimiz sadece ibadethane değil çok fonksiyonlu birer merkez olmalıdır.

Yüce Peygamberimiz Medine’ye hicret sırasında Kuba’da ilk mescidi, ardından Medine’de Mescid-i Nebi’yi inşa ederek önce dini ve imanı korumayı, sonra bu iman ikliminde toplumu dönüştürmeyi ve yepyeni bir tevhit ehli inşa etmeyi hedeflemişti. Allah Rasulü döneminde Mescid-i Nebi mabet olmasının yanı sıra manevi imara yönelik pek çok fonksiyon icra etmişti. Vakıa camilerin ilk inşa amacı ibadet mahalli oluşlarıdır. Ama asr-ı saadette mescit hem eğitim ve öğretimin, hem de devlet yönetiminin merkezi, aynı zamanda adalet tevzi yeri, sosyal ve manevi problemlerin çözüldüğü danışma mekânı, ayrıca da evi olmayan sahabilerin barınma alanıydı. Hatta hastaların tedavi edildiği bir şifahane, askerî konuların görüşülüp stratejilerin değerlendirildiği ordugâhtı. Yabancı heyetlerin kabul edildiği, her türlü faaliyet ve sportif gösterilerin yapıldığı fonksiyonel bir mekândı. Bizlerde inşa ettiğimiz camileri bugün çok yönlü yapmamız halinde camiler sadece ibadethane değil çok fonksiyonlu birer merkez olacaktır.

Camiler bir milleti dirilten ayağa kaldıran mekânlardır.

Camiler, varlığıyla İslam beldelerinin bağımsızlığının göstergesidir. Minaresiyle tevhidin sembolüdür. Ezanlarıyla şehadetin ifadesidir. Salâlarıyla bir milleti dirilten ve ayağa kaldıran merkezlerdir. Minberleriyle ilim, hikmet ve marifetin mekânıdır. Kürsüleriyle hak ve hakikatin sesidir. Mihraplarıyla gönlümüzü esir almaya çalışan günahlara, öfke, kin, nefret gibi her türlü kötülüğe karşı bir mücadele yeridir.

Din görevlisi başkaları için de yaşamayı bilen insandır.

Rahmetli Nurettin Topçunun ifadesiyle: Din görevlisi ahlakı ile örnek olan kimsedir. Din görevlisi ruhların kurtarıcısı, ahlak yaramızın doktorudur. Kin ile kibirden temizlenmiş, menfaatlerden sıyrılmış, nefsini unutmuş, kalbi ve kafasıyla Allah’ın bütün kullarının imdadına koşmak isteyen, dünya gözüyle gönülsüz, Allah gözünde kahraman hizmet eridir.

Din görevlileri aynı zamanda Peygamberlerin günümüzdeki varisi konumundadırlar. Dini eğitim öğretimlerinin başlangıcından itibaren kendilerini İslam’ın temel iman, amel ve ahlak esasları itibariyle ideal bir düzeye yükseltme gayret ve çabası içinde olmalıdırlar. Nitekim bir din görevlimiz, şunu gayet iyi bilmelidir ki, çevresinde kendisinin tanıdığı tanımadığı pek çok kimse sürekli olarak onun tavır ve davranışlarını gözlemekte ve bunlardan kendisi için olumlu veya olumsuz yönde neticeler çıkarmaktadır. Bu nedenle belli bir noktadan sonra o, artık en az kendisi kadar başkaları için de yaşamayı bilen diğer gam bir şahsiyettir.