25.07.2016

İLÇEMİZİN TARİHİ

İLÇEMİZİN COĞRAFİ YAPISI

Şarkışla İlçesi 36°-37° doğu boylamları(36° 25’E) ile 39°-40° (39° 21’N) kuzey enlemleri arasında kalmakta olup, 1902 km2  ilçe alanına ve 9472 hektar ilçe merkezi alanına sahiptir. İlçe alanı ile Sivas ili ilçeleri arasında alan bakımından 7. büyüklükte olan bir ilçedir.

Şarkışla İlçesi, İç Anadolu Bölgesi’nin ortalama yükseltisi en fazla ve engebesi en kuvvetli bölümü olan Yukarı Kızılırmak Bölümü sınırları içerisinde, Sivas ilinin güneybatısında yer almaktadır. İdarî bakımdan Sivas’a bağlı olan Şarkışla’nın, il merkezine olan uzaklığı 81km kadardır. Yüzölçümü 2250 km2 olup, denizden yüksekliği 1180 metredir.

Şarkışla doğusunda Sivas ve Altınyayla, batısında Gemerek, güneyinde Kayseri ve kuzeyinde de Yozgat ve Yıldızeli ilçesi ile sınırlandırılmıştır. Bir depresyon(çökmüş alan) içinde kurulmuş şehrin kuzeyinde, Tecer ve Şama dağları ile güneyinde Hınzır Dağı uzanmaktadır. 

İLÇENİN COĞRAFYASI

JEOLOJİK YAPI

Şarkışla arazisi, farklı jeolojik dönemlerde oluşmuştur. Orta Anadolu Tersiyer havzalarından birisi olan Sivas Havzası, kuzeyde Pontid ve Anatolitler arasında yer alan Neotetis’in kuzey kolunun önceki izlerini taşıyan Erzincan Sütur Zonu içerisinde, güneyde Toridler adı verilen tektonik birliğin güney ucu ile sınırlandırılmıştır.

Sivas İli’nin 81 km güneybatısında bulunan Şarkışla ve çevresinde Paleozoik yaşlı(Birinci zaman) metamorfik kayaçlar sahanın temelini oluşturur. Bu temel üzerine ise Tersiyer(Üçüncü zaman) yaşlı birimler çökelmiş olup, Alpin orojenezinden etkilenerek kıvrımlı bir yapı kazanmıştır.

Üçüncü jeolojik dönemden itibaren (Tersiyer: Paleosen-Eosen) görülmeye başlayan tektonik hareketler, sahanın günümüzdeki jeolojik ve jeomorfolojik özelliklerini kazanmasında etkili olmuştur. Sahanın, Tersiyerden bu yana meydana gelen tektonik faaliyetlerle şekillendiği ve bu şekillenme ile Kuvaterner arazisinden(Dördüncü zaman) meydana geldiği belirlenmiştir. Kuvaternerdeki faylaşmalara bağlı olarak çökmüş ve kaptür neticesinde de dış drenaja (Kızılırmak’a) bağlanmıştır. Oluşumda jips erimelerinin de etkisi olmuştur. İlçe merkezinin kuzey, güney ve doğusunda fay hatları (kırıklıklar) mevcut olmakla birlikte faal değillerdir.
Şarkışla ve yakın çevresinin arazileri ise, eskiden yeniye doğru şöyle sıralanmaktadır: Paleosen-Eosen fliş serisi, Oligo-Miyosen serisi, Miyo-Pliyosen ile ifade edilen Tersiyer arazisi ve Kuvaterner yaşlı serilerden ibarettir.

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

Şarkışla’nın ortalama yükseltisi 1250 m’den fazladır. Dağlık ve tepelik alanlar ile ovadan oluşmaktadır. İlçenin kuzey ve güney kenarları iki dağ sırası ile çevrilidir. Kuzeyde, Torosların il sınırlarına uzanan uçları olan İncebel Dağlarının uzantıları yer alır. Şarkışla’dan Şama Dağları ve Güngörmez Dağları olarak Sivas il merkezine doğru uzanırlar. Güney eteklerinde ise Altınyayla sınırlarına doğru uzanan Kara Tonus Dağları devam eder. her iki dağ sırasının arası; Şarkışla düzlüğü(Gedik Ovası) olarak adlandırılır ve tarıma elverişlidir.

İlçe’nin kuzeybatısında yer alan Bacakbelen Dağı, tektonik hareketlerle yükselerek oluşmuş bir kütledir.


Şarkışla ilçe merkezinin orta kesiminde Kale (1307 m) ve Topakkale (1300 m) tepeleri yer alır. Killi, kumlu ve jipsli malzemenin, tektonizma geçirerek sertleşmiş ve Kale ve Topakkale denilen tepelerin günümüze kadar gelmesini sağlamıştır.

Şarkışla Ovası’ndan toplanan sular, Topaç Boğazı vasıtası ile Kızılırmak’a ulaştırılır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan, taban genişliği 50–70 m, derinliği 200–250 m civarında olan bu boğaz, eski bir vadi özelliğindedir.

Bölgede bazı alanlarda jips karstı gelişmiştir. Jipse ait erime şekilleri, sahada az eğimli yüzeyler üzerinde gelişmiştir. En tipik görüldüğü yer; Şarkışla’nın kuzeybatısında Poyrazlı (1666 m) Tepe ve Puryalak mevkiidir. Ayrıca Elmalı Köyü kuzeyinde ve Dikili Köyü doğusunda jips karstı gelişmiştir. Bölgedeki büyük ölçüdeki jips erimeleri, dördüncü zamanda yağışlı iklim dönemlerinde gerçekleşmiştir. Dikili-Sağır arasında yer alan; Tuzlupınar mevki jips erimeleriyle oluşmuş az eğimli bir düzlüktür.

ŞARKIŞLA OVASI

Çöküntü ve jips erimeleri sonucu oluşmuş olan Şarkışla depresyonu, batısındaki Palas ve Gemerek, doğusundaki Hanlı ve Kayadibi ovaları arasında kalan bir havzadır. Şarkışla da, bu depresyon içerisinde yer alır. 65 km2 alan kaplayan ova, doğu-batı istikametinde uzanmaktadır.

Şarkışla Ovasını(Gedik Ovası) çevreleyen kısımlarda çok sayıda fay hattı tespit edilmiştir. Bunlardan birincisi; ovanın doğusunda kuzeydoğu-güneybatı yönünde, Maksutlu Köyü kuzeyinden başlayıp Döllük Köyü güneyine kadar uzanır. Hemen güneyinde, bu fayı kesen ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan bir fay hattı daha mevcuttur.

Üçüncü bir fay hattı ise, ilçe merkezinin güneyinden başlayıp, batıda Gürçayır’a doğru kuzeydoğu-güneybatı istikametinde ovayı kat eden ve Kanak Çayı Vadisini dikine kesen faydır.

Çatalyol ve Elmalı köylerini güneydoğu-kuzeybatı istikametinde kat eden fay; ovanın oluşumunda büyük rol oynamıştır. Şarkışla Ovası’nın batıdan doğuya doğru daralması ve bu alanda eğim kırıklığı nedeniyle birikinti konilerinin oluşması, bu fayın sonucudur.

Şarkışla İlçesi’nin içerisine yerleştiği ova; doğu, kuzey, güney, kuzeybatı ve kuzeydoğu yönlerinde fay hatları ile kuşatılmıştır. Sözü edilen bu faylar, neotektonik dönemde meydana gelen tektonik faaliyetlerin bir sonucudur.

Bu faylar, Şarkışla da küçük ölçekli depremlerin olmasına neden olmuşsa da; yüksek dereceli ve hasar veren bir deprem günümüze kadar yaşanmamıştır.

Ortalama 1200 m yükseklikte olan Şarkışla Ovası, doğu-batı istikametinde yaklaşık 20 km, kuzey-güney istikametinde ise 10 km genişliğindedir. Ovanın ortası düz iken, kenarlara doğru etek düzlükleri nedeniyle eğim artar. Eğim, ovada 1° ve daha az bir değere sahipken; ovanın kenar kesimlerinde eğim, yaklaşık 1–5° kadardır.

Şarkışla Ovası’nın bir çöküntü alanı olduğu belirlenmiştir. Ovanın çevresindeki yüksek kısımlarında görülen bazı formasyonlar, Şarkışla Ovası çevresinde yaklaşık 150 m daha aşağı seviyelerde görülmektedir. Bu durum; Şarkışla Ovası’nın, büyük ölçüde tektonik faaliyetler ile meydana gelen çökme sonucunda oluştuğunu kanıtlamakla birlikte, ovanın kuzeybatısında Sağır-Dikili arasındaki düzlüğün oluşmasında jips erimeleri de etkili olmuştur. Bu nedenle ovanın oluşumunda çökme ve jips erimelerinin birlikte etkili olduğu söylenebilir.

İKLİM

Şarkışla ve çevresinin iklimini; konum, bakı, radyasyon özellikleri, yükselti, bitki örtüsü ve hava kütleleri gibi birçok coğrafî faktör etkilemektedir. Şarkışla Meteoroloji İstasyonu, deniz seviyesinden 1180 m yükseklikte yer almakta olup, 1939 yılında kurulmuştur. Sahada görülen iklimin ortaya çıkmasında, jeomorfolojik özelliklerin, bölgede görülen hava kütlelerinin önemli rolü bulunmaktadır. Yörenin yüksek alanlarıyla, ova arasındaki yükselti farkının fazla olması, her iki konumda iklim elemanlarının farklı değerlerde belirmesine yol açmıştır.

a) Sıcaklık

Şarkışla Meteoroloji İstasyonu’nun 41 yıllık (1964 -2005) sıcaklık rasatlarına göre, yıllık ortalama sıcaklığı 9,0 °C’ dır. Ancak, 1180 m yükseltide yer alan istasyondan, ovanın etrafını sınırlandıran yüksek kesimlere doğru gidildikçe sıcaklığın azaldığı ortaya çıkar. İstasyondan alınan verilere göre, en sıcak aylar Temmuz ve Ağustos olarak tespit edilmiştir. Temmuz ve Ağustos aylarına ait sıcaklık ortalaması, 19,8 °C’dir. En soğuk ay ortalaması ise; - 3,9 °C ile Ocak’ta görülmektedir. En yüksek ortalama sıcaklık, Temmuz ve Ağustos aylarında görülürken; en soğuk ay ortalama sıcaklığı Ocak’tadır. Temmuz – Ocak ayları arasındaki sıcaklık farkı ise 23,7 °C kadardır.

Şarkışla, etrafı dağlık alanlar tarafından çevrelenmiş bir çöküntü depresyonu içerisinde kalması nedeniyle; sıcaklığın fazla olduğu, ağır ve soğuk havanın ise çöktüğü bir saha özelliğini taşır. Ortalama sıcaklığı, kuzeyinde yer alan Sivas’tan ( 8,6 °C ) daha fazla, buna karşılık, daha güneyinde yer alan Gemerek’ten (9,3 °C) daha düşük bir değer göstermektedir.

Mevsimlere göre ortalama sıcaklıklar incelenirse; ilkbahar mevsiminde 8,4 °C, yaz mevsiminde 18,8 °C, sonbahar mevsiminde 10,8 °C kış mevsiminde de; – 2,2 °C, değerlerine sahiptirler. Rasat süresi içinde en yüksek sıcaklık 20.08.1969 tarihinde 37,5 °C olarak ölçülmüştür.

b) Basınç ve Rüzgârlar

Şarkışla’da ortalama basınç, kuzeyinde yer alan Sivas’ın basıncına göre (870,7 mb) düşük değer gösterirken; daha güneyde bulunan Gemerek’ten de (884,1 mb) düşük bir değere sahiptir. Şarkışla Meteoroloji İstasyonu’nun 38 yıllık (1964-2002) rasat sonuçlarına göre; yıllık ortalama yerel aktüel basınç, 883,9 mb.dır. Ortalama basıncın aylara göre dağılımı incelendiğinde, hemen hemen bütün aylarda basınç değerinde önemli sayılabilecek değişmelerin olmadığı görülmektedir. Ortalama basıncın en yüksek olduğu Kasım ayı (887,3 mb) ile en düşük basıncın olduğu Şubat ayı (881,0 mb) arasında sadece 6,3 mb. lık bir basınç farkı bulunmaktadır. Bununla birlikte, Eylül – Ocak ayları arasındaki dönemde basınç değerleri, yıllık basınç ortalamasının üstünde seyretmektedir. Kış mevsiminde, İç Anadolu Platosu üzerinde yüksek bir basınç sahası oluşması, basıncın yükselmesinde etkili olmaktadır.

Bütün bunlar dikkate alındığında bile, 45 ° enleminde ve deniz seviyesinde 1013,3 mb. (760 mm) olarak kabul edilen normal hava basıncına göre; Şarkışla’da basınç değeri, normal basıncın altında bir değer göstermektedir.

Şarkışla’ya doğru, çeşitli yönlerden esen rüzgârların, 32 yıllık ortalamalarına göre toplam esme sayısı, 10051’dir. En fazla frekansa sahip olan yön ise kuzeydoğu olup, yıllık esme sayısı 2479’a ve % 24,8’lik bir orana ulaşmaktadır.

Rüzgâr istikametini belirleyen faktör ise, sahanın topografik özelliğidir. Etrafı nispeten yüksek tepelerle çevrili Şarkışla Ovası’nın, kuzeydoğu ve kuzeybatı yönlerinden alçalmış alanlar bulunması rüzgâr istikametinde etkili olmaktadır.

Şarkışla’da 32 yıllık rüzgâr rasatlarına göre, yıllık ortalama rüzgâr hızı 2,4 m/sec. olup, aylara göre gösterdiği hızda pek bir farklılık bulunmamaktadır. Ortalama rüzgâr hızı, yıl içinde 2,1 m/sec. (Aralık, Ocak) ila 2,6 m/sec. (Temmuz, Ağustos) arasında değişmektedir. Rüzgârın en hızlı estiği yön güneybatıdır.

c) Nem ve Bulutluluk

Yapılan rasatlara göre, yılın 109,5 (% 29,9) günü hava açık geçmekte ve en yüksek değere 19,2 gün ile Ağustos ayında ulaşılmaktadır. En düşük değer ise, 3,8 gün ile Şubat ayına aittir. Şarkışla’da sisli gün sayısı; uzun yıllık ( 1941–2005 ) rasat dönemi boyunca, 15,2 gün olarak tespit edilmiştir.

d) Yağışlar

Uzunca bir dönemin (1941–2005) yağış rasatlarına göre, Şarkışla’nın yıllık ortalama yağış miktarı 414,4 mm olarak tespit edilmiştir. 1180 m ve daha alçak rakıma sahip Şarkışla İlçesi’ndeki yağış miktarı ile çevresinde yer alan yüksek sahaların yağış değerleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Çevresindeki dağlık alanlarda ortalama yağış miktarı 645mm’ ye kadar yükselmektedir. Şarkışla’da, coğrafî konumun sağladığı şartlardan kaynaklanan yağış miktarı görülür. Yağışın yıl içindeki değişmelerini, hava kütlelerinin hareketleri ve cephe sistemleri düzenlemektedir. Kutbî ve tropikal hava kütlelerinin geçiş mevsimlerinde oluşturdukları cepheye bağlı olarak, yağış miktarları artan yerleşmede, yağışın yıl içindeki miktarı da farklılık arz eder.

Yıl geneline yayılmış olan yağışlarda, aylık minimumlara Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında rastlanır. Eylül ayından itibaren artmaya başlayan yağış miktarı, kış aylarında da yüksek bir değere sahiptir.

Şarkışla’da yağışın aylara göre dağılımı incelendiğinde; Eylül ayından itibaren artan yağışların, sonbahar-kış devresini kapladıktan sonra Mayıs ayında maksimum değerine (61,0 mm) ulaştığı görülür. Yağış fazlalığı bakımından bu ayı, Nisan ve Ocak ayları takip eder. Bu aydan sonra azalmaya başlayan yağış miktarında en düşük değere, kuraklığın belirgin olarak görüldüğü Ağustosta ( 6,6 mm ) rastlanır.

En fazla yağış, ilkbahar mevsiminde % 35,4’ü (146,6 mm) düşmektedir. En az yağışlı mevsim ise, yağışın % 13,6’sını (56,2 mm) toplayan yaz mevsimidir. Yaz mevsimindeki yağışlar daha çok konveksiyonel yağış özelliğindedir.

Şarkışla, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeydoğu kesiminde Doğu Anadolu’ya yakın bir konumda bulunur. Bu durum Şarkışla ve çevresinin yağış miktarının da belirleyicisi olmaktadır. Deniz etkisini engelleyen sahanın çevresindeki yüksek kısımlar, artan karasallığın etkisiyle; etrafındaki yağış rejimlerinin özellikleri değişerek, buraya özgü bir geçiş tipi ortaya çıkar. Yıllık yağışın % 54,6’lık kısmının, Şarkışla’ya batıdan sokulan hava akımlarının etkili olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarına rastladığı görülür. Yağış değerleri ve yağışın aylara göre dağılımı göz önüne alındığında Şarkışla, İç Anadolu Karasal Geçiş Tipi yağış rejimine sahiptir.

Şarkışla’da kar yağışlı günlerin sayısı yüksek bir oran göstermekte olup, yılda ortalama 22,1 gün kar yağışlı geçmektedir. Ortalama kar ile örtülü gün sayısı, 1941–2005 yılları arasındaki devrede, 48,5 gün kadar tespit edilmiştir.

Uzun yıllık rasatlara göre, en yüksek kar örtüsü kalınlığı 1964 tarihinde 66 cm’ye ulaşmıştır. En düşük kar örtüsü kalınlığı 2 cm olarak tespit edilmiştir. Kar yağışları, zaman zaman ilçede ulaşımını olumsuz yönde etkilemektedir.

ŞARKIŞLA’NIN İKLİM TİPİ

Şarkışla’nın iklim tipini ortaya koymak amacıyla birçok bilim adamının iklim sınıflandırılmasından faydalanılmıştır. Bu sınıflamalara göre:

Şarkışla’nın iklimi, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarının kurak, Haziran ve Ekim aylarının yarı kurak, Nisan, Mayıs, Kasım aylarının yarı nemli ve Aralık – Mart arasındaki dört ay da çok nemli olarak belirmektedir.  Thorntwaite’e göre, Şarkışla’nın iklim tipi C1 B’1 sb’ 3 harfleri ile ifade edilen kurak ve az nemli, birinci dereceden mezotermal, kış mevsiminde su fazlası olan ve denizel şartlara yakın iklim tipine girer.

Şarkışla, De Martonne iklim tasnifine göre, kışlar soğuk olmak üzere her mevsimi yağışlı Kontinental Orta Kuşak İklim tipine (Polonya İklimi) girmektedir.

ERİNÇ (1965) tarafından gerçekleştirilen yağış tesirlilik indisine göre, Şarkışla 26,9 indis değerine sahip olup, bu değer ile yarı nemli iklim tipine girer.

Sonuç olarak Şarkışla’nın,  Köppen, De Martonne, Thorntwaite ve Erinç formüllerine göre; yarı nemli bir iklim tipine sahip olduğu, yağışın her mevsim olması sebebiyle kuraklık sorununun kendini fazla hissettirmediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, tarımsal faaliyetlerin yoğunluk kazandığı Haziran – Ekim arasındaki beş aylık sürede artan kuraklığın sulamayı gerekli kıldığı, suyun kolaylıkla temin edildiği yerlerde sulamalı tarım, diğer kesimlerde ise kuru tarımın uygulandığı gözlenmektedir.

AKARSULAR VE GÖLLER

İlçenin en önemli akarsuyu Kızılırmak’tır. Sivas il sınırından ilçeye giren Kızılırmak, Şama dağları eteğinden akarak Gemerek sınırına girer. Kızılırmak’a Şarkışla da Kaldırak Çayı ve Acısu karışır. Kaldırak Çayı, Şarkışla’nın kuzey batısındaki Akçakışla sınırları içerisinden akar. Akdağlardan iki kol halinde doğan Kaldırak Çayı Alaman Çermiği önünde birleşir, Bozkurt Köyü yakınlarındaki Kızılırmak’a akar. Acı Su ise, yine iki kol halindedir. İlk kol Şarkışla’nın güneybatındaki Çaldağı eteklerinden doğan Kanak Deresi’dir. Şarkışla içerisinden Kızılırmak’a akar. İkinci kol ise, batı tarafında Ahmetli, Harun ve Gücük bölgesindeki Çaylak Deresi olup, Ortatopaç yakınlarında Acı Su adını alır ve Kızılırmak’a dökülür. 1986 yılında DSİ tarafından Kanak ve Çaylak dereleri üzerine Yapıaltın Barajı yapılmış olup, bu yapay gölden; 2600 hektar alan sulanabilmektedir. Baraj, 14,6 milyon ton su toplama kapasitesine sahiptir. Yine DSİ tarafından Maksutlu Köyü’nde 1986 yılında yapılan yapay göl Maksutlu Barajından da 400 hektar alan sulanmaktadır.  Şarkışla’da bulunan kaynakların çoğu C2 S1 sulama suyu grubundadır. Bu sular, her türlü sulamaya uygun özelliktedir. Kaynak suları genellikle bol jips çözülmüş, yüksek sülfatlı sulardır. Yüksek oranda sülfat içeren bu jipsli sular, acı olmaları ve insan sağlığı için tehlikeli olmaları nedeniyle içme suyu olarak kullanılmamaktadır. Jips çözeltili sular, tarım alanlarının sulanmasında yararlanılmaktadır. 

Şarkışla’nın önemli akarsularından olan Acısuyun, jips çözülmesi sonucunda acı bir tadı vardır. İçme suyu olarak kullanılamazken, geçtiği alanlardaki tarım alanlarının sulanmasında değerlendirilmektedir. Yeraltı suyunun, doğal yollarla yeryüzüne çıkması ile oluşan sulara rastlanılmakla birlikte sayıca fazla değildir. Şarkışla’ya 25 km uzaklıkta bulunan Ortaköy Bucak’ında sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Kükürt içeren kaynaktan (ılıca); romatizmal hastalıkların tedavisinde yararlanılmaktadır.

Şarkışla’nın diğer önemli akarsuyunu, kuzeybatı-güneydoğu ve doğu-batı yönünde sahayı kat eden Kanak Çayı oluşturmaktadır. Kanak Çayı’nın yan kollarıyla birlikte akaçlama alanı, yaklaşık 450 km2 kadardır. Kanak Çayı kadar büyük olmamakla birlikte, sahanın diğer önemli bir akarsuyu ise Acısu’dur. Acısu, sahayı doğu-batı istikametinde kat ederek Kanak Çayı ile ovada birleşmektedir. Sahada Körkuyu, Çıtrık, Kötüöküzce, Körpınar, Cehrilik, Üzerlik, Tuzlupınar, Kösürelik, Hamis, Yuvazözü, Küçük ve Büyük Nohut Çukuru diğer akarsuları oluşturmakla birlikte, boyları kısa ve cılız akarsulardır.

Acısu, Kötüöküzce, Yuvazözü, Körkuyu ve Tuzlupınar diğer derelere göre, yüksek debili akarsulardır.

Akarsular; kar, yağmur ve kaynak sularından beslenmektedir. Bu akarsuların debileri ilkbahar mevsiminde artmakta, buna karşılık yaz mevsiminde ise azalmaktadır. Debisi az olan akarsular, fazla buharlaşma ve yağış yetersizliği nedenleriyle yaz mevsiminde kurumaktadırlar.

Akarsuyun akım miktarları, aylara göre oldukça farklı bir şekilde dağılmıştır. İlkbahar mevsimine karşılık gelen bir taşkın döneminin olduğu, buna karşılık Haziran- Şubat ayları arasında yaklaşık dokuz ay devam eden çekik dönemin bulunduğu anlaşılır. Kış aylarında yağışların çoğunlukla kar şeklinde düşmesi, don olayının fazlaca görülmesi, akım değerlerinin düşmesine yol açmaktadır. Mart ayından itibaren sıcaklık artışıyla birlikte kar erimeleri de başlamakta, yağışların da yağmur şeklinde düşmesi ile akım miktarları hızla artmaktadır. Mart, Nisan ve Mayıs ayları arasındaki dönem, akım değerlerinin en yüksek olduğu aralıktır.

Kanak Çayı’nın akım değerleri de göz önüne alınırsa; ilkbahar maksimumuna sahip, buna karşılık; yaz, sonbahar az da olsa kış minimumlarıyla yağmurlu – karlı rejime sahip olduğu görülmektedir. 

TOPRAK ÖRTÜSÜ

Şarkışla’da genetik toprak sınıflandırması esas alınarak yapılan incelemeler sonucunda, iki ana toprak grubu yayılış göstermektedir. Şarkışla’nın kuzeyinde ve doğusunda fazla alan kaplayan zonal topraklar yaygındır. İklim özellikleri, dolayısıyla da yağış şartlarından dolayı kahverengi topraklar yaygındır. Şarkışla’nın diğer kesimlerinde ise, aşırı kuraklık nedeniyle kalsifikasyon etkili olması sonucunda; yüksek alkalin özellik gösteren kahverengi ve kırmızı kahverengi topraklar yer alır.

Şarkışla ve çevresinde, alüvyal toprakların da geniş bir alan kapladığı görülür. Bu topraklar, Acısu ve Kanak’ın getirmiş olduğu malzemeler üzerindeki topraklardır. Alüvyal saha, % 1 ve daha az eğimli olup, mevsimlik olarak taban suyunun etkisi altındadır. Bu nedenledir ki, alüvyal topraklarda taban suyu problemi ortaya çıkmaktadır. Taban suyu nedeniyle, toprak sürekli sulu olmakta, böylece toprakta tuz birikimine, çoraklaşmaya neden olmaktadır. Şarkışla Ovası’nın bulunduğu alan, tamamen alüvyal topraklardan ibarettir. Şarkışla’nın batısında Gürçayır Kasabası yakınında dar bir sahada, hidromorfik topraklar bulunmaktadır. Topraklar, verimlilik özellikleri bakımından incelendiğinde ise; alüvyal topraklar sahanın en verimli ve kullanım alanı en fazla olan toprakları oluşturur. Organik madde bakımından da zengin olan bu toraklar geniş alana sahiptir. Verimlilik özelliği bakımından önemli olan diğer bir toprak türü de, kırmızı kahverengi topraklardır. Tahıl üretimi için değer taşıyan bu topraklar, sahanın kuzeyinde dağılış gösterir. Kireç oranı yüksek olan kahverengi topraklar, en geniş dağılışa sahip topraklar olup, verimlikleri diğer toprak türlerine göre düşüktür. Sahada ovanın doğusunda dar bir alan kaplayan, taban suyu nedeniyle yılın bir bölümünde sularla kaplı bataklık halinde, kurak dönemde ise kuruyarak verimsiz bir hâl alan hidromorfik topraklar; kullanılamayan, verimi olmayan topraklardır. 

DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ

Şarkışla ve çevresi bilindiği gibi; İç Anadolu Bölgesi iklim şartlarının etkisiyle step bitki örtüsüne sahip bir bölgedir. Buna paralel olarak sahada günümüzde doğal olarak yetişen ağaç bulunmaz iken, otsu türler yaygınlık göstermektedir.

Şarkışla ve çevresinde yaşayanların anlattıklarına göre, orman bulunduğu, fakat büyük ölçüde tahripler sonucu günümüzdeki step bitki örtüsüne dönüştüğü anlaşılmaktadır. İlçenin bazı kısımlarında(kuzeyinde) korunmuş ormanlık alanlar az da olsa bulunmaktadır.

Şarkışla, 414,4 mm. yıllık yağış ve 9,0 °C yıllık ortalama sıcaklığa sahiptir. İklim tasniflerinden de anlaşıldığı gibi, yarı nemli iklim özellikleri taşımakta olup, yöre orman yetişmesi için uygun şartların alt sınırında bulunmaktadır. Orman alanları ilçe yüzölçümünün % 2,7 kadarıdır. Sahanın kuzeyinde; Akçakışla çevresinde(Akdağlar) orman alanları yer alır. Bu durum, çevrede yaşayan halkın; eski dönemlerde ormanın bulunduğu iddialarını da doğrulamaktadır. Orman örtüsünün yok olması, beşeri nedenler veya iklim değişmelerine bağlanabilir.

Antropojen step alanlarında, ağaç ve çalı türünde bitki toplulukları da bulunmaktadır. Ağaçsız step alanlarında; aşırı otlatma ve antropojen tahribatlar nedeniyle, hayvanların yemedikleri dikenli ve acı türler (kurt kulağı, geven) yaygındır. En karakteristik türler ise, yavşan otu (Artemisia fragrans), geven (Astragalus), çoban yastığı (Acantholimon), kekik (Thymus vulgaris), kuzukulağı (Oxalis corniculata), ayrık otu (Agropyrum), gelincik (Papaver laevigatum), papatya (Matricaria), sütleğen (Euphorbia tinctoria) vb. step türleridir.

Step türlerinin yanında, akasya (Acaciya pycnantha), alıç (crataegus orientalis), yabani erik (Prunus insittia), iğde (Elaegrus), karamuk (Berberis vulgaris), yabanî armut (Pinus elleagrifolia), kuşburnu (Rosa canina), leylak (Syringa vulgaris), yemşen (Cretearus monogyna), yabanî badem (Amygdalus orientalis), kavak (Populus), söğüt (Salix), meşe (Quercus), çam (Pinus) gibi çalılık ve ağaçlıklar saha ve yakın çevresinde dağınık şekilde bulunmaktadırlar.

Şarkışla ve çevresi İran-Turan Fitocoğrafya bölgesi içinde olmasından dolayı, bu bölgenin karakteristik bazı türlerini bünyesinde bulundurmaktadır. Sahada yer alan step türlerinin oluşmasında; özellikle beşerî faaliyetlerin asli bitki örtüsünü tahribatları ile sahada önemli bir yere sahip olan hayvancılık faaliyetleridir. Hayvanların aşırı otlatılması sonucunda tahrip edilen doğal bitki örtüsünün yerini antropojen step almıştır. Gerçekte mera olan step alanlarının bir bölümü günümüzde traktörlerin fazlaca kullanımı ile tarla haline getirilmiştir.